Çeviri:
Esteban Volkov: Büyükada’ya dönüş
Greg Oxley, 1
Şubat 2004
Rus devrimci önder Lev Trotskiy'in torunu Esteban Volkov, kısa bir süre önce Türkiye'ye giderek, dedesinin Sovyetler Birliği'nden sürgün edildikten sonra yaşamış olduğu yerleri ziyaret etme fırsatını buldu. Esteban, özellikle Trotskiy ile kaldığı Büyükada’daki (Prens Adaları) evi 1931-1932 yıllarından bu yana ilk kez görme şansını elde etti. Ağustos 2003'te Fransa üzerinden Grenoble'a doğru yaptığımız yolculuk sırasında Esteban, Türkiye'ye yaptığı seyahatten bahsetti.
“İlk olarak
İstanbul'a gittim. Eski Konsolosluk hâlâ yerinde duruyor. LD [Trotskiy] ve
Natalya [Sedova, Trotskiy'in eşi] Türkiye'ye ilk geldiklerinde orada
kalmışlardı. Bina, tıpkı 1929 yılında olduğu gibi görünüyor. Ayrıca o yılın
mart ayında Konsolosluk'tan ayrıldıktan sonra kaldıkları oteli de görebildim.
Daha sonra vapurla, nisan ayından itibaren yaşamlarını sürdürdükleri
Büyükada’ya gittim.”
“Ada, benim çocukluğumdan bu yana çok değişmiş elbette. Ama hâlâ çok güzel bir yer, tıpkı o zamanlara dair anılarımda olduğu gibi. İskelede, adanın haritasının bulunduğu bir panoya rastladık ve bu haritada 'Trotskiy’in Evi' açıkça belirtiliyordu. Ben de birkaç Türk yoldaşla birlikte evin bulunduğu sokağa doğru yürümeye başladım. Sahile doğru inen bir sokaktı ve çok geçmeden evin denize bakan girişini görebildim. İçeri girdik ve bunca yıldan sonra nihayet evi ve bahçesini yeniden görme fırsatını buldum. Ev, denizin hemen kıyısındaydı ve denize, patika bir yoldan ve birkaç adım atarak yüz yarda* kadar bir mesafeden ulaşılabiliyordu.”
“Benim için duygu yüklü bir deneyimdi. Bu kadar uzun bir aradan sonra bu yere geri dönebilmek! Büyükada’ya LD ve Natalya ile yaşamak üzere Ocak 1931'de geldim. Burayı tekrar görme fırsatını bulacağımı hiç düşünmemiştim. Evin dış duvarları ve ön cephesi, pencereleri ve balkonlarıyla birlikte hâlâ ayakta ve oldukça iyi durumda. Ancak evin içi tamamen çökmüş bir halde. Daha ziyade bombalanmış bir binaya benziyor.”
“O zamanlara dair anılarım şimdi biraz bulanık. Her şeyden önce Natalya'yı hatırlıyorum. Bana çok zaman ayırırdı. Diğer şeylerin yanında bana Rusça okuma ve yazmayı öğretti. Denize düştüğüm günü de hatırlıyorum. Sudaki balıklara ve yengeçlere daha yakından bakma hevesiyle suya düşmüştüm. Neyse ki yakınlarda birkaç yoldaş vardı ve onlardan biri beni denizden çıkarmayı başardı!”
“Evde çıkan yangını da hatırlıyorum. Bu, o zamanlar üzerimde büyük bir etki bırakmıştı. Olay [28 Şubat'ı 1 Mart 1931'e bağlayan] gece meydana geldi. Uyuyordum ve yangın fark edildiğinde yatağımdan sürüklenerek çıkarıldım. Ne yazık ki çok sayıda kitap ve Trotskiy'in arşivinin bir kısmı alevler içinde kaldı. Bu yangında zarar gören bir Rus ansiklopedisi, Trotskiy'in daha sonra Meksika'da yaşadığı evde hâlâ görülebilir. Yıllar sonra, Meksika'daki aynı evde, [24 Mayıs 1940'ta] GPU ajanlarının bizi makineli tüfek ateşiyle öldürmeye çalışmalarının ardından, özellikle arşivleri yok etmek amacıyla yangın bombaları attıkları zaman da benzer bir deneyim yaşadım.”
----------------------------
* 1 yarda, 91.44 santimetreye karşılık gelir. (ç.n.)
Kaynak: "Return to Prinkipo", In Defence of Marxism
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder