23 Ekim 2025

Ekim Devrimi’nin gerçek önderleri kimdi?

Arthur Ransome’ın tanıklığı

Arthur Ransome (1884-1967), İngiliz edebiyatının çok yönlü figürlerinden biridir. 

Çocuk kitaplarıyla tanınıyor olsa da onun gazetecilik kariyeri ve özellikle Rusya’daki Bolşevik Devrimi’ne dair tanıklıkları, tarihsel ve politik açıdan eşsiz bir değer taşır. Ransome’ın 1915-1921 yılları arasında kaleme aldığı üç eser -The Truth About Russia (Rusya Hakkındaki Gerçek), Six Weeks in Russia in 1919 (1919’da Rusya’da Altı Hafta) ve Crisis in Russia (Rusya’da Kriz)- devrimin gerçek yüzünü farklı yönleriyle aktaran nadir ve çok önemli kaynaklardandır. 

Arthur Ransome 1917'de Rusya'da
Ransome’ın bu üç kitabının bugüne kadar Türkçeye çevrilmemiş olması ve Ekim Devrimi üzerine yapılan tartışmalarda onun tanıklığından faydalanılmıyor oluşu, hiç kuşkusuz büyük bir eksikliktir.

Umarız bu eksiklik, çok ciddi bir gecikmeyle de olsa, fazla uzun olmayan bir vadede giderilir.

İngilizce okuyabilenlere, internet üzerinden tam metinlerine ücretsiz olarak ulaşılabilen ve John Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün (Ten Days That Shook the World) adlı eseriyle karşılaştırılabilecek düzeyde tarihsel ve edebi öneme sahip bu kitapları mutlaka okumalarını öneririz.

Başlangıçta Rusya’da neler olup bittiğini ve bunun Britanya’nın emperyalist savaş planlarını nasıl etkileyebileceğini öğrenmek isteyen Dışişleri Bakanlığı’nın dolaylı bir görevlisi olarak Rusya’ya gönderilen Ransome’dan, Bolşevik liderlerin niyetlerini anlaması bekleniyordu.

Ancak sahadaki gözlemleri ve Bolşevik önderlerle yaptığı görüşmeler, onu derin bir ideolojik dönüşüme sürükledi.

Bu dönüşüm salt politik değil, aynı zamanda etik ve entelektüel bir tercihti. Ransome, Ekim Devrimi’ni “yaratıcı bir çaba” olarak gördü ve Batı’daki karalama kampanyalarına katılmak yerine onlara karşı durmayı seçti.

Ransome’ın üçlemesi

The Truth About Russia: Bu kitap, Bolşevikleri “Alman ajanı” olmakla suçlayan ve karalamaya çalışan iddialara karşı kaleme alınmış bir savunmadır. Ransome, devrimin meşruiyetini ve sahip olduğu halk desteğini vurgular.

Six Weeks in Russia in 1919: Bu yazıyı hazırlamadan önce yeniden okuduğum eser, Ransome’ın Moskova’da geçirdiği altı haftalık döneme ait gözlemlerini içerir. Devrimin hemen sonrasındaki gündelik yaşam koşulları, Sovyet yönetiminin işleyişi ve süren iç savaşla ilgili izlenimlerinin yanı sıra Bolşevik önderlerle yaptığı temasları da aktarır.

Crisis in Russia: Ransome’ın “Ekim Devrimi üçlemesi”nin son halkası olan bu kitap, iç savaşın ve dış müdahalelerin ardından Sovyet Rusya’nın karşılaştığı ekonomik ve toplumsal krizleri ele alır. Ransome, Batı’da yaygın kabul gören efsanelere cesaretle karşı durur.

Bu üç eser hem tarihsel belge hem de edebi anlatı niteliği taşır. Ransome’ın dili, güçlü gözlem gücü ve karakter çözümlemelerindeki derinlik, okurun Ekim Devrimi’ni yalnızca politik ve sosyo-ekonomik değil, insani boyutlarıyla da kavramasına yardımcı olur.

Rusya’da altı hafta

Six Weeks in Russia in 1919, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Ransome’ın Moskova’da geçirdiği altı haftalık dönemin ayrıntılı bir anlatımıdır. Bolşevik liderlerle yaptığı görüşmelerin yanı sıra halkın yaşam koşullarına ilişkin gözlemlerini, devrim sonrasında gerçekleştirilen sosyal ve ekonomik düzenlemeleri ve Batı’daki devrim karşıtı propagandaya yönelik eleştirilerini içerir. Ransome, Bolşevikleri, özellikle de Ekim Devrimi’nin iki büyük önderi olan Lenin ve Trotskiy gibi figürleri “canlı” ve “insani” yönleriyle aktarır.

Ransome, kitabında Ekim Devrimi’ni “tarihteki en cesur sayfa” olarak tanımlar ve Bolşeviklerin “temiz kalkanlarla” mücadele ettiğini vurgular.

Bitirirken, “Ekim Devrimi'nin gerçek önderleri kimdi?” serisini oluşturan tüm yazılarda yaptığımız gibi, kitapta hangi Bolşevik liderden kaç kez söz edildiğinin bir dökümünü verelim.

Ransome bu kitabında:

  • Lenin’in adını 42,
  • Kamenev’in adını 22,
  • Trotskiy’in adını 12,
  • Buharin’in adını 11,
  • Zinovyev’in adını ise 5 kez anıyor.

Stalin’in adı ise kitapta hiç geçmiyor.

Bu, kesinlikle şaşırtıcı bir durum değil.

1920’li yılların ortalarından itibaren adım adım yaratılan ve tamamen çarpıtma ile yalanlara dayanan Stalinist efsanenin tersine, Ekim Devrimi sırasında -Suhanov’un ifadesiyle- “gri bir gölge”den ibaret olan Stalin, 1919 yılına gelindiğinde, devrimin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ ikincil konumda yer alan bir Bolşevik lider olmayı sürdürüyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder