23 Mayıs 2025

Louise Bryant’ın tanıklığı

5 Mayıs 2025 tarihli Rosa Luxemburg’un tanıklığı ve 21 Mayıs 2025 tarihli John Reed’in tanıklığı başlıklı yazılarımızda, Luxemburg’un Rus Devrimi (1918) broşürü ve Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün (1919) adlı kitabıyla ilgili basit birkaç gözlem yaparak, Ekim Devrimi konusunda hiç bilgisi olmayan bir okuyucunun bile, bu çalışmalardan herhangi birini okuduğunda devrime önderlik edenlerin Lenin ve Trotskiy olduğu sonucuna varacağına işaret ettik.

John Reed ve Louise Bryant (1918)
Bu yazıda ise Amerikalı gazeteci ve devrimci Louise Bryant’ın (1885–1936), Ekim Devrimi’nin arifesinde, devrim sırasında ve sonrasında yaşananlara dair gözlem ve yorumlarını içeren iki çok önemli kitabının tanıklığına başvuracağız: 1918’de yayımlanan Six Red Months in Russia: An Observer’s Account of Russia Before and During the Proletarian Dictatorship ile 1923’te yayımlanan Mirrors of Moscow.

Bryant, 1917’de eşi John Reed ile birlikte Rusya’ya gitti ve Ekim Devrimi’nin en kritik anlarına tanıklık etti. Devrim günlerinin baş döndürücü karmaşası içinde Reed’le birlikte sahada çalıştı ve ikili zaman zaman iş bölümü de yaptı.

Bryant’ın, Reed’in başyapıtından bir yıl önce yayımlanan Six Red Months in Russia kitabının erdemlerinden biri de devrim sürecinde sıradan işçilerin, köylülerin ve askerlerin deneyimlerini kapsamaya ağırlık vermesidir. Özellikle kadınların devrimdeki rolüne ve sosyal değişimlere dair nüanslı ve aydınlatıcı yaklaşımları, onun gözlemlerine benzeri az görülen bir derinlik katar.

Bryant’ın hem Six Red Months in Russia hem de Mirrors of Moscow adlı eserleri, Ekim Devrimi’ne dair başat görgü tanıklıkları arasında yer alır. Biz, her iki kitabın da Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün adlı vazgeçilmez klasik çalışmasıyla birlikte okunması gerektiğini düşünüyoruz.

Six Red Months in Russia bildiğimiz kadarıyla hâlâ Türkçeye çevrilmedi. Ancak Mirros of Moscow’un Sarmal Kitabevi ve Runik Kitap tarafından yayımlanmış iki ayrı Türkçe çevirisi mevcut. [*] İki çeviriyi de okumadığımız için bunlarla ilgili daha fazla bir şey söyleyemiyoruz.

Şimdi gelin Luxemburg ve Reed’in tanıklıklarına başvurduğumuz yazılarda yaptığımız basit ancak kendi başına çok şey anlatan gözlemi, burada Byrant’ın iki kitabı üzerinden tekrar edelim.

Six Red Months in Russia, yazarın Rusya'da geçirdiği altı aylık döneme ait gözlemlerini içeren 300 sayfalık kapsamlı bir kitaptır. Kitapta, Şubat Devrimi sonrası Geçici Hükümet'ten Ekim Devrimi'ne geçiş süreci ve proletarya diktatörlüğünün temellerinin atıldığı ilk aylar çok önemli gözlemler ve ayrıntılar eşliğinde anlatılır.

Six Red Months in Russia’da Lenin'in adı 51 ve Trotskiy'in adı ise 54 kez geçiyor. Kitapta, "Lenin ve Trotskiy" başlıklı bir bölüm bulunuyor ve yazar bu iki ismi dokuz kez “Lenin ve Trotskiy” diyerek bir arada anıyor. Stalin'den ise kitapta bir kez olsun söz edilmiyor.

Bryant'ın devrim sonrası Sovyetler Birliği’ndeki siyasi ve toplumsal atmosferi ele aldığı, dönemin önemli siyasi önderlerine dair gözlemler ve röportajlar içeren Mirrors of Moscow’da ise Lenin'in adı 163 kez, Trotskiy'in adı ise 74 kez geçmektedir. Bu kitapta da Stalin'in adı yine hiç telaffuz edilmemektedir.

Bryant, Mirrors of Moscow’da Trotskiy'i "Rus Devrimi'nin yetiştirdiği tartışmasız en dramatik karakter ve tek büyük örgütçü" ve “Lenin’in vazgeçilmez silah arkadaşı” olarak niteler. Onu Lenin'den sonra ikinci sıraya koyar ve ikisini birbirini tamamlayan siyasi önderler olarak görür.

[*] Louise Bryant, Moskova’dan Devrim Portreleri, çev. Yahya Yeşilyurt, Runik Kitap, 1. basım, İstanbul, 2020 ve Louise Bryant, Moskova'nın Aynaları: Lenin ve Altındakiler, çev. Piyale Yazgan, Sarmal Kitabevi, 1. basım, İstanbul, 2024.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder