Louise Bryant’ın tanıklığı
5 Mayıs 2025
tarihli Rosa Luxemburg’un tanıklığı ve 21 Mayıs 2025 tarihli John Reed’in tanıklığı başlıklı yazılarımızda, Luxemburg’un Rus
Devrimi (1918) broşürü ve Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün (1919) adlı kitabıyla
ilgili basit birkaç gözlem yaparak, Ekim Devrimi konusunda hiç bilgisi olmayan
bir okuyucunun bile, bu çalışmalardan herhangi birini okuduğunda devrime
önderlik edenlerin Lenin ve Trotskiy olduğu sonucuna varacağına işaret ettik.
John Reed ve Louise Bryant (1918) |
Bryant, 1917’de eşi
John Reed ile birlikte Rusya’ya gitti ve Ekim Devrimi’nin en kritik anlarına
tanıklık etti. Devrim günlerinin baş döndürücü karmaşası içinde Reed’le
birlikte sahada çalıştı ve ikili zaman zaman iş bölümü de yaptı.
Bryant’ın,
Reed’in başyapıtından bir yıl önce yayımlanan Six Red Months in Russia
kitabının erdemlerinden biri de devrim sürecinde sıradan işçilerin, köylülerin
ve askerlerin deneyimlerini kapsamaya ağırlık vermesidir. Özellikle kadınların
devrimdeki rolüne ve sosyal değişimlere dair nüanslı ve aydınlatıcı yaklaşımları,
onun gözlemlerine benzeri az görülen bir derinlik katar.
Bryant’ın hem Six
Red Months in Russia hem de Mirrors of Moscow adlı eserleri, Ekim
Devrimi’ne dair başat görgü tanıklıkları arasında yer alır. Biz, her iki
kitabın da Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün adlı vazgeçilmez klasik
çalışmasıyla birlikte okunması gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi gelin Luxemburg
ve Reed’in tanıklıklarına başvurduğumuz yazılarda yaptığımız basit ancak kendi
başına çok şey anlatan gözlemi, burada Byrant’ın iki kitabı üzerinden tekrar
edelim.
Six Red Months
in Russia, yazarın
Rusya'da geçirdiği altı aylık döneme ait gözlemlerini içeren 300 sayfalık
kapsamlı bir kitaptır. Kitapta, Şubat Devrimi sonrası Geçici Hükümet'ten Ekim
Devrimi'ne geçiş süreci ve proletarya diktatörlüğünün temellerinin atıldığı ilk
aylar çok önemli gözlemler ve ayrıntılar eşliğinde anlatılır.
Six Red Months in Russia’da Lenin'in adı 51 ve Trotskiy'in adı ise 54 kez geçiyor. Kitapta, "Lenin ve Trotskiy" başlıklı bir bölüm bulunuyor ve yazar bu iki ismi dokuz kez “Lenin ve Trotskiy” diyerek bir arada anıyor. Stalin'den ise kitapta bir kez olsun söz edilmiyor.
Bryant'ın devrim
sonrası Sovyetler Birliği’ndeki siyasi ve toplumsal atmosferi ele aldığı,
dönemin önemli siyasi önderlerine dair gözlemler ve röportajlar içeren Mirrors
of Moscow’da ise Lenin'in adı 163 kez, Trotskiy'in adı ise 74 kez
geçmektedir. Bu kitapta da Stalin'in adı yine hiç telaffuz edilmemektedir.
Bryant, Mirrors
of Moscow’da Trotskiy'i "Rus Devrimi'nin yetiştirdiği tartışmasız en
dramatik karakter ve tek büyük örgütçü" ve “Lenin’in vazgeçilmez silah
arkadaşı” olarak niteler. Onu Lenin'den sonra ikinci sıraya koyar ve ikisini birbirini
tamamlayan siyasi önderler olarak görür.
[*] Louise Bryant,
Moskova’dan Devrim Portreleri, çev. Yahya Yeşilyurt, Runik Kitap, 1. basım,
İstanbul, 2020 ve Louise Bryant, Moskova'nın Aynaları: Lenin ve Altındakiler,
çev. Piyale Yazgan, Sarmal Kitabevi, 1. basım, İstanbul, 2024.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder