05 Ağustos 2025

Çeviri:

Dünyadaki yetişkinlerin yalnızca %1,6'sı, tüm küresel kişisel servetin %48,1'ine sahip

Michael Roberts

Her yıl, İsviçre bankası Credit Suisse'te görevli ekonomistler tarafından derlenen verileri kullanarak küresel servet eşitsizliği üzerine bir yazı kaleme alıyorum. Ancak Credit Suisse artık yok; 2023’te yaşanan skandal ve bankacılık krizi sonucu ortadan kalktı. İsviçre’nin diğer büyük bankası UBS, CS’nin varlıklarını devraldı ve artık kendi yıllık Küresel Servet Raporu’nu yayımlıyor. Bu rapor, CS'nin raporları kadar net ve kullanışlı olmasa da yine de aşağıda görüldüğü gibi küresel bir servet piramidi sunmaya devam ediyor.

2024 Küresel Servet Piramidi

Servet piramidi, dünya üzerindeki yetişkinlerin yalnızca %1,6’sını oluşturan 60 milyon kişinin, 226 trilyon dolarlık net kişisel servete –yani dünya toplam kişisel servetinin %48,1’ine– sahip olduğunu gösteriyor. Öte yanda ise, yaklaşık %41’lik bir kesimi oluşturan 1,57 milyar yetişkinin elindeki toplam servet sadece 2,7 trilyon dolar; bu da dünya kişisel servetinin yalnızca %0,6’sına karşılık geliyor! Bu sonuç, Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın tahminiyle büyük ölçüde örtüşüyor. Laboratuvarın verilerine göre, dünya nüfusunun (sadece yetişkinler değil) %50’si, toplam kişisel servetin yalnızca %0,9’una sahip.

En Alttaki %50'nin Net Kişisel Servet Payı (2000-2020)
Ayrıca, dünya nüfusunun en zengin %1'lik kesimi, tüm kişisel servetin yaklaşık %42'sini elinde tutuyor ve bu pay 1995'tekiyle aynı.

En Zengin %1'lik Kesimin Net Kişisel Servet Payı (2000-2020)

Nitekim, UBS piramidinde yer alan orta düzey servet sahiplerini de hesaba kattığımızda, 3,1 milyar yetişkinin -yani dünya yetişkin nüfusunun %82’sinin- toplamda 61 trilyon dolarlık kişisel servete sahip olduğu ortaya çıkıyor. Bu da küresel kişisel servetin yalnızca %12,7’sine karşılık geliyor. Geriye kalan %87,3’lük servet ise, dünya genelindeki 3,8 milyar yetişkinin yalnızca %18,2’sini oluşturan 680 milyon kişi tarafından kontrol ediliyor. Piramidin en tepesinde ise, dünya genelinde 2.891 dolar milyarderi yer alıyor; bunlardan sadece 31’inin serveti 50 milyar doların üzerinde.

2024’te kişisel servet, en fazla Doğu Avrupa’da (düşük bir başlangıç seviyesinden) ve Kuzey Amerika’da artarken; Latin Amerika, Batı Avrupa ve Okyanusya’da (Avustralya vb.) azaldı. Britanya’da ortalama hane halkı serveti ise %3,6 oranında düştü ve bu, büyük ekonomiler arasında en yüksek ikinci gerileme oldu.

Bölgelere Göre Kişisel Servet Değişimi (2023-2024)
Kuzey Amerika’daki artış, büyük ölçüde en zengin kesimin elindeki hisse senedi ve tahvillerin değer kazanmasından kaynaklandı. Dünya genelinde toplam finansal servet %6,2 oranında artarken, finansal olmayan servet (gayrimenkul) yalnızca %1,7 yükseldi. Kuzey Amerika’da yetişkin başına düşen ortalama kişisel servet, Çin’in neredeyse altı katı, Doğu Avrupa’nın 12 katı ve Latin Amerika’nın yaklaşık 20 katı düzeyinde.

2024'te Bölgesel Servet Dağılımı: Yetişkin Başına Ortalama Servet (ABD doları)
UBS’in raporuna göre, 21. yüzyılın başından bu yana küresel düzeyde kişisel servet dağılımındaki aşırı eşitsizlik -her ne kadar az da olsa- daha da artmış. Apartheid sonrası Güney Afrika, Gini katsayısıyla ölçülen servet eşitsizliğinde hâlâ dünya birincisi konumunda; her zamanki gibi Brezilya onu takip ediyor. Bu Gini oranı, 2008’den bu yana süren Uzun Durgunluk döneminde kayda değer ölçüde kötüleşmiş. Gelişmiş kapitalist ekonomiler arasında, kişisel servetin en eşitsiz dağıldığı ülke İsveç –bu ise İskandinav sosyal demokrasisini övenleri şaşırtabilir. ABD de İsveç’le aynı düzeyde bir eşitsizliğe sahip.

Ülkelerin Servet Eşitsizliğinde 15 Yıllık Değişim (2008-2023)
Şunu unutmamak gerekir: burada söz konusu olan, servet ölçümleridir -yani dünya genelinde her yetişkinin, borçlar düşüldükten sonra sahip olduğu net varlıklar. Bu piramit, kişisel gelir eşitsizliğini değil, servet eşitsizliğini gösterir. Ancak daha önce yaptığım analizlerde, servet ile gelir arasında yakın bir ilişki olduğunu gördüm. İki değişken arasında yaklaşık 0,38 düzeyinde pozitif bir korelasyon var; başka bir deyişle, bir ekonomide kişisel servet eşitsizliği ne kadar fazlaysa, gelir eşitsizliğinin de yüksek olma olasılığı o ölçüde artıyor.

Servet ve Gelir Eşitsizliği Arasındaki Çarpıcı İlişki
Gabriel Zucman ve Saez gibi eşitsizlik üzerine çalışan analistler,“artan oranlı gelir vergisi karşılaştığımız tüm adaletsizlikleri ortadan kaldıramaz” derken, aslında Marx’ın görüşüne katılıyorlar. “Ama tarih bize bir yol gösteriyorsa, bu rehberlik ülkenin doğru yönde ilerlemesine katkı sunabilir. … Demokrasi mi, plütokrasi mi? Temelde en yüksek vergi oranları bu meseleyle ilgilidir.” Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, yüksek ve artan eşitsizliğin asıl nedeni gelir vergisinin artan oranlı olmaması ya da servet vergisinin eksikliği değil, sermaye birikimi sürecinin bizzat kendisidir. Vergi cennetlerine müdahale eksikliği de başlı başına açıklayıcı bir etken değildir. Bu tür politikalar kuşkusuz eşitsizliği azaltmaya ve devletin acil kaynak ihtiyacını karşılamaya yardımcı olabilir. Ne var ki, sermayeden elde edilen vergi öncesi gelirler (kâr, rant ve faiz) emeğin gelirleri (ücretler) aleyhine artmaya devam ettiği sürece, eşitsizliğin büyümesi yapısal bir eğilim olmaya devam edecektir. Sermaye birikimi sürdükçe, sermayenin büyük kısmına sahip olanlar, sermayesi olmayanlara kıyasla daha da zenginleşecektir. Küresel ölçekte artan eşitsizlik, yalnızca vergiler yoluyla servet ya da gelirin yeniden dağıtılmasıyla tersine çevrilemez. Bunun için üretim araçlarının ve doğal kaynakların mülkiyetinde ve denetiminde küresel ölçekte köklü bir dönüşüm yapılması gereklidir. 

Kaynak:Just 1.6% of all world’s adults own 48.1% of all the world’s personal wealth”, Michael Roberts Blog – blogging from a Marxist economist

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder