02 Ocak 2025

Çeviri:

Trotskiy'in torunu Sovyetler Birliği'ne geri döndü

Lev Trotskiy’in torunu Esteban (Sieva) Volkov ile bu söyleşi, Socialist Action gazetesinin editörü Alan Benjamin tarafından 23 Aralık 1988’de yapılmıştır.

Esteban Volkov
Socialist Action: Moskova'ya yaptığınız beş günlük bir geziden yeni döndünüz. Bu, 57 yıl sonra Sovyetler Birliği'ne yaptığınız ilk ziyaretti. Seyahatinizin amacı neydi?

Esteban Volkov: Aralık ayı başında Pierre Broué'den bir telefon aldım, bana Moskova'dan yeni döndüğünü ve kız kardeşim Saşa'yı [Aleksandra Sahvalova, Volkov'un üvey kız kardeşi] bulduğunu söyledi. Fakat Saşa'nın ölümcül derecede hasta olduğunu ve muhtemelen fazla ömrünün kalmadığını da belirtti. Ertesi gün eşim Palmira ile birlikte Sovyetler Birliği'ne vize başvurusunda bulunmak üzere Meksiko'daki Sovyet Büyükelçiliği'ne gittik. Üç gün sonra vizemizin Moskova'da onaylandığını bildiren bir telefon aldık.

S.A.: Bunca yıl sonra kız kardeşinizin hâlâ hayatta olduğunu size düşündüren neydi?

Volkov: Bundan yaklaşık 12 yıl önce, Leova’nın [Trotskiy’in oğlu Lev Sedov] yakın çalışma arkadaşı olan ve o dönemde New York’ta yaşayan Lola Galin, bana Boris Pasternak’ın hayat arkadaşı Olga İvinskaya’nın yazdığı bir kitap hakkında çıkmış birkaç eleştiri yazısı gönderdi.

Olga İvinskaya anılarında kız kardeşimden bahsediyor. Hapishaneye ilk gönderildiğinde, Lev Davidoviç’e [Trotskiy] şaşırtıcı derecede benzeyen genç bir kadınla aynı hücreye konulmuş. Kadına “İhtiyar” ile bir akrabalığı olup olmadığını sormuş. Genç kadın onun torunu olduğunu söylemiş. İki kadın iyi arkadaş olmuşlar ve bu arkadaşlık günümüze dek devam etmiş.

Geçtiğimiz 10 yıl boyunca pek çok kez kız kardeşimi bulmaya çalıştım ama bir sonuç alamadım. Saşa bundan yaklaşık altı hafta önce ortaya çıkmaya ve Lev Davidoviç'in torunu olduğunu kamuoyuna açıklamaya karar verdi.

S.A.: Bize seyahatinizden bahsedin.

Volkov: Moskova'daki havaalanına vardığımızda, yanımda Paris ve Roma'daki bir dizi siyasi etkinlik sırasında edindiğim bazı kişisel belgeler vardı. Gümrük yetkilileri bu evrakı görünce bizi bir kenara çektiler, belgelerime el koydular ve üstlerini çağırdılar.

Üst düzey yetkililer geldiğinde, el konulan eşyalarımın iade edilmesini emrettiler ve bizi serbest bıraktılar. Anlaşılan glasnost bir hayli yol kat etmiş.

Aynı akşam kız kardeşimin evine gittik. Birbirimizi gördüğümüzde ne kadar sevindiğimizi tahmin edebilirsiniz. Kanseri ileri bir aşamada olmasına rağmen hep güler yüzlü ve iyimserdi. [Saşa, Sieva’nın Sovyetler Birliği’ne geri dönmesinden üç ay sonra, 10 Mart 1989’da öldü – ed.]

S.A.: Pierre Broué’ye göre, o da sizin hayatta olduğunuzu bilmiyormuş.

Volkov: Bu doğru. Uluslararası Kızılhaç ve diğer kurumlar aracılığıyla benimle ilgili bilgi almaya çalıştığını söyledi. Meksika’da olduğumu ona hiç söylememiş olmaları inanılması zor bir durum. Sanki ben gizli bir hayat sürüyormuşum gibi.

S.A.: Bize kız kardeşinizden bahsedin. Isaac Deutscher'e göre, 1930'ların ortalarında Stalin tarafından diğer “Halk Düşmanlarının Çocukları” ile birlikte hapsedilmişti.

Volkov: Aslında bu doğru değil. Stalin onun hayatını bağışlayıp bir tür rehine olarak tutmaya karar vermiş. [Trotskiy'in en büyük kızı Zina 1931'de tüberküloza yakalandığında, tedavi olmak için Berlin'e gitti, ancak Stalin yalnızca iki çocuğundan birini yanına almasına izin verdi. Zina 5 yaşındaki Sieva'yı yanına aldı ve 8 yaşındaki Saşa'yı geride bıraktı - ed.]

Saşa 1949 yılına kadar gözaltına alınmamış. Bundan önce babaannesiyle, yani Zina'nın ilk kocası Sahar Moglin'in annesiyle birlikte yaşıyormuş. [Zina, Saşa doğduktan iki yıl sonra Platon İ. Volkov adında bir öğretmenle yeniden evlendi. Ondan da Sieva adında bir çocuğu oldu -ed.]

Gözaltına alındıktan sonra Saşa, beş ay hapiste kalmış. Daha sonra Kazakistan’ın Balkaş kentinde 10 yıl sürgün cezasına çarptırılmış. Ancak Stalin'in ölümüyle bu ceza beş yıla indirilmiş.

Sürgün sırasında Anatoliy Pahvalov adında bir mühendis olan şimdiki kocasıyla tanışmış ve ondan şu anda 26 yaşında olan Olga adında bir kızı olmuş. Olga'nın 5 yaşında bir oğlu var. Saşa da bir kimya mühendisidir.

S.A.: Dedesi hakkında ne düşünüyor?

Volkov: Ona hedeflerimden ve tutkularımdan birinin dedemiz hakkındaki tüm gerçeğin ortaya konulması, adının temize çıkarılması ve bu kanlı Stalinist zulmün milyonlarca masum kurbanı için nihayet adaletin yerini bulmasını sağlamak olduğunu söyledim. Bu görüşlere tamamen katıldığını belirtti. Lev Davidoviç'e derin bir hayranlık duyduğunu dile getirdi.

S.A.: Moskova'da kaldığınız süre boyunca başka insanlarla görüştünüz mü?

Volkov: Evet. Gorbaçov yanlısı aylık Ogonyok dergisinin film ekibi, Lev Davidoviç'in Meksika'daki son yılları hakkında benimle uzun bir söyleşi yaptı ve kız kardeşimle de ilk kez, hayat hikâyesi üzerine bir röportaj gerçekleştirdiler.

Memorial grubu ile de bir araya geldik. Örgüt yöneticileri bizi, girişinde Lev Davidoviç'in büyük bir fotoğrafının göze çarpan bir biçimde sergilendiği Halkın Evi adını verdikleri ofislerine davet ettiler. Fotoğrafın altında insanları Trotskiy'in itibarının iade edilmesini talep eden bir dilekçeyi imzalamaya çağıran büyük bir yazı bulunuyordu.

Oraya vardığımızda, yan taraftaki bir oditoryumda yapılan grup toplantısında birkaç söz söylemem rica edildi. Bana orada yaklaşık 500 kişinin bulunduğu söylendi.

Ben de gruba hitap ederek yaptıkları muhteşem çalışmayı takdirle karşıladığımı belirttim. Ardından, istek üzerine, Lev Davidoviç'e dair hatıralarımı ayrıntılı bir biçimde anlattım ve yönelttikleri birçok soruyu yanıtladım.

S.A.: Yorumlarınız nasıl karşılandı?

Volkov: Büyük bir coşkuyla karşılandı. Onlara çalışmalarını sürdürmelerini ve hedeflerinden şaşmamalarını tavsiye ettim. Onlar da mücadelemizin ortak bir mücadele olduğunu söylediler.

Kaynak: “Trotsky’s Grandson Returns to the Soviet Union”, Gorbachev's U.S.S.R.: Is Stalinism Dead? içinde, Editör: Carl Finamore, 1. Baskı, 1989, San Francisco, s. 100-102

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder