Sovyet Stalinizmi ve gizlilik: Gorbaçov’un ifşaatı
Yaklaşık bir yıl önce, SSCB Başkanı ve SBKP Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov'un anılarını okurken beni derinden etkileyen şu pasajla karşılaştım:
Andropov ile ben, onun Genel Sekreter olarak göreve başladığı ilk aylarda yürüttüğümüz çalışmalar sırasında daha da yakınlaştık. Bana duyduğu güveni ve desteğini hissediyordum. 1982'nin sonlarına doğru, anlamlı bir şekilde şunları söyledi: "Bak Mihail, çalışmalarını tarım sektörüyle sınırlama. Diğer alanlara da yönelmeyi dene."
Bir süre sessiz kaldı ve ardından ekledi: "Genel olarak, sanki bir gün tüm sorumluluğu üstlenmek zorunda kalacakmışsın gibi davran. Bunu ciddi söylüyorum."
Andropov'un seçilmesinin ardından ele almak zorunda kaldığımız ilk mesele, Brejnev henüz hayattayken Politbüro tarafından alınan ekmek ve pamuklu kumaş fiyatlarını artırma kararıydı. Andropov, Rıjkov ve benden konuyu tekrar incelememizi ve sonuçları kendisine iletmemizi istedi. İşin özünü kavrayabilmek için bütçeye erişim talep ettik; ancak Andropov bunu gülerek geçiştirdi: "Olmaz öyle şey! Çok ileri gidiyorsunuz. Bütçeye erişiminiz yasak."
Şunu belirtmeliyim ki bütçeye dair pek çok "sır" öylesine iyi saklanmıştı ki bazılarını ancak Cumhurbaşkanlığı görevimden ayrılışımın hemen öncesinde öğrenebildim. (Mikhail Gorbachev, Memoirs, çev. Georges Peronansky ve Tatjana Varsavsky, Doubleday, New York, Ekim 1996, s. 146-7)
Gorbaçov’un bu çarpıcı ifşaatı, Sovyetler Birliği’ndeki rejimin işleyişine (ya da daha doğrusu işlemeyişine) dair son derece karanlık ve düşündürücü bir tablo çiziyor. Gorbaçov’un anlattıklarını, alt alta sıralayalım ve bunlara biraz daha yakından bakalım.
Bu bağlamda, ilk söylenmesi gereken şey şudur: SSCB, öyle bir rejimle yönetiliyordu ki, ülkenin en üst düzey siyasi karar alma mekanizması olan Politbüro üyelerinin bile devletin temel finansal bilgisi olan bütçeye erişimi bulunmuyordu. İki Politbüro üyesi, ülkenin konsolide gelir ve gider rakamlarını görmek istediğinde ise kendilerine, dönemin genel sekreteri tarafından “Olmaz öyle şey!” denilerek erişim izni tanınmadı. Üstelik bu iki Politbüro üyesinden, ekmek ve pamuklu kumaş gibi temel tüketim mallarının fiyatlarında artış yapılmasını öngören son derece kritik bir kararı [*] yeniden değerlendirmeleri istenmiş olduğu halde.
İronik bir biçimde, dönemin genel sekreteri, bütçe verilerine erişim taleplerini reddettiği bu iki kişiden birinin – yani Gorbaçov’un – kulağına kendisini genel sekreterlik görevine hazırlanması gerektiğini fısıldıyordu.
Nitekim, bu şaşırtıcı olaydan yaklaşık iki buçuk yıl sonra, Mart 1985’te, konsolide bütçeyi görmesine izin verilmeyen Gorbaçov, Andropov'un öngörüsü doğrultusunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin en üst makamı olan genel sekreterlik koltuğuna oturdu. (Rıjkov ise aynı yıl Bakanlar Kurulu Başkanlığı’na getirildi.) Ancak hem partinin genel sekreteri hem de sonrasında devletin cumhurbaşkanı olarak en yüksek yetkilere sahip olan Gorbaçov bile, bütçeye dair özenle saklanan "sırların" tamamına, ancak Sovyetler Birliği'nin geri dönülmez bir şekilde dağılma sürecine girdiği 1990 ya da 1991 yıllarında – ki Gorbaçov kesin bir tarih belirtmiyor – tam olarak vakıf olabilecekti.
Andropov ve Gorbaçov yan yana. Andropov bu fotoğrafın çekilmesinden kısa bir süre sonra 70 yaşında böbrek yetmezliğinden öldü. Sovyet basınında hastalığıyla ilgili tek bir haber bile yayımlanmadı. |
Peki ya, resmî açıklamalarda iktidarın gerçek sahibi oldukları iddia edilen Sovyet işçi sınıfı ve diğer emekçi halk kesimlerinin durumu neydi? Siyasi katılım olanaklarının tamamen tıkalı olduğu bu distopik rejim altında ne tür bir rol üstleniyorlardı? Ne yazık ki, onlar Stalinizm tarafından uzun yıllar önce siyasi olarak lobotomize edilmişlerdi. Zaten, bu olmadan da Sovyetler Birliği’nde Gorbaçov’un önderliği altında kapitalizmin büyük bir hızla restore edilmesi kesinlikle mümkün olmazdı.
[*] 1962 yılında, Sovyetler Birliği'nin Novoçerkassk şehrinde, işçi ücretlerinin %30-35 oranında düşürülmesi ve aynı dönemde temel gıda maddelerinden et ve süt ürünlerine yapılan %35'lik zam, halkın ekonomik durumunu daha da kötüleştirerek protestolara neden oldu. Protestolar sırasında, Sovyet güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetti ve 87 kişi yaralandı. Bu ayaklanma, Stalinist rejim için ciddi bir ders niteliği taşıdı ve Sovyet hükümeti, temel gıda maddelerine zam yapma konusunda çok daha temkinli bir yaklaşım benimsemeye yöneldi. Novoçerkassk Katliamı, Stalinist gizlilik politikasının tipik bir örneği olarak ülke ve dünya kamuoyundan 30 yıl boyunca saklanmış, ancak Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından gün yüzüne çıkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder