Amerikan basınının tanıklığı
1917 Ekim Devrimi, dünya devrim tarihinin açılış salvosuydu; küresel düzeyde derin izler bırakırken, Amerikan basınında da canlı yankılar uyandırdı. Özellikle Amerikan sosyalist basını, devrimin etkilerini ve yarattığı dönüşümü, kendi özgün diliyle yüksek sesle dile getirdi. Burjuva medyasının genel suskunluğuna karşın, sosyalist çizgideki gazeteler bu bilgi ambargosunu kırmaya yönelik yoğun bir çaba gösterdiler.
12 Nisan 2017’de In
Defence of Marxism web sitesi, 1917 ve 1918 yıllarında Amerikan basınında
Rus Devrimi’ni ele alan makalelerden oluşan, The October Revolution in the American
Press [Amerikan
Basınında Ekim Devrimi] başlıklı bir kronolojik seçki yayımladı. Bu seçki,
dönemin olaylarını, devrimin coşkusunu ve karşı-devrimci saldırıların ilk
işaretlerini okura olduğu gibi aktarması bakımından önemli bir kaynak
niteliğinde.
Söz konusu
içerik, Ekim 1917’den başlayarak Kasım 1918’e kadar uzanan bir zaman diliminde,
başta Amerikan sosyalist gazetesi The New York Call olmak üzere, dönemin
muhalif yayın organlarında yer alan makaleleri bir araya getiriyor. Bu
derlemede, devrimin Amerikan komünizmi üzerindeki yansımaları, ardından
peyderpey yükselen anti-komünist propaganda ve “cadı avı” dönemine dek uzanan
süreçlere dair zengin ipuçları bulunuyor. Özellikle, Eugene Debs ve John Reed
gibi dönemin önemli figürlerinin kaleme aldığı yazılar, yalnızca ideolojik
tartışmaları değil; aynı zamanda devrimin Amerikan basınındaki izdüşümlerini ve
halk üzerindeki çarpıcı etkilerini de gözler önüne seriyor.
İngilizce bilen
herkesi, In Defence of Marxism’in hazırladığı bu seçkiyi okumaya davet
ediyoruz. Zira söz konusu metinler, dönemin ruhunu yakından kavramak isteyen
okur için eşsiz bir kaynak oluşturuyor. Umarız bu seçki, çok uzun sürmeyecek
bir vadede Türkçeye de kazandırılır.
Bizim burada
üzerinde durmak istediğimiz tek nokta ise, Mayıs 2025’te başlatmış olduğumuz
“Ekim Devrimi’nin gerçek önderleri kimdi” temalı yazı dizisi [*] kapsamında,
Amerikan basınında devrimin iki büyük önderi olarak Lenin ile Trotskiy’in hangi
sıklıkla anıldığıdır.
Amerikan
basınından derlenerek oluşturulmuş bu seçkide, Lenin’in adı tam 44 kez,
Trotskiy’in adı ise 13 kez geçiyor. İkilinin adı “Lenin ve Trotskiy” ya da
“Trotskiy ve Lenin” şeklinde tam dokuz kez bir arada kullanılıyor. Bu durum,
dönemin Amerikan sosyalist çevrelerinde de Lenin ve Trotskiy’in Rus Devrimi’nin
ortak liderleri olarak kabul edildiklerini açıkça ortaya koyuyor.
Peki, Ekim
1917–Kasım 1918 döneminde yayımlanmış bu makalelerde Stalin’in adı hiç geçiyor
mu? Hayır, geçmiyor. Bu makalelerde Stalin’den bir kez olsun söz edilmiyor. Bu
sessizliğin tek istisnası, In Defence of Marxism’in seçkiye eklediği
açıklayıcı notlardan birinde, George E. Rennan’ın Russia and the West: Under Lenin and
Stalin başlıklı çalışmasına yapılan atıf. Ancak makalelerin orijinallerinde
Stalin’e dair en küçük bir iz bile bulmak mümkün değil.
Amerikan
basınının ve Eugene Debs, John Reed gibi devrimi yakından izleyen Amerikalı
sosyalistlerin Ekim Devrimi’nin önderliğine ilişkin tanıklığı da işte böyle!
[*] Rosa Luxemburg’un tanıklığı, John Reed’in tanıklığı, Louise Byrant’ın tanıklığı, Yosif Stalin’in tanıklığı ve Molotov, Stalin’in tanıklığını teyit ediyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Rosa Luxemburg’un tanıklığı başlıklı yazıyı kaleme aldığım sırada, aklımda böyle bir yazı dizisi hazırlama fikri yoktu. Her yazı sırayla bir sonrakinin esin kaynağı oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder