Çeviri:
Lev Trotskiy benim dedemdi
Esteban Volkov’la söyleşi
Söyleşiyi yapan: Wladek Flakin
11 Aralık 2017
Suikastçılar onu öldürmeye çalıştıklarında Esteban Volkov on üç yaşındaydı. Çünkü dedesi Lev Trotskiy'di. Şimdi doksan bir yaşında olan Volkov, Trotskiy'nin anısını Meksiko'daki bir müzede yaşatıyor.Bina Coyoacán’daki sayısız villadan biri: çok yüksek bir duvarın ardında yer alan, bahçeli bir ev. Coyoacán, eskiden Meksiko’nun dışında sanatçıların dinginlik aradığı kırsal bir kasabaydı. Bugün ise megakentin ortasında, bir metro istasyonuna birkaç adım mesafede, gözde bir semt. Eğer otoyolun gürültüsü ve kokusu olmasaydı, evin kaktüslerle dolu bahçesi tam anlamıyla bir cennet olurdu.
Biz eve vardığımızda, Volkov üzerinde gri bir takım elbise ve başında, Brezilya İşçi Sendikaları Federasyonu (CUT)'a ait kırmızı bir beyzbol şapkasıyla bizi bekliyordu. Derin çukur gözleri sert bir ifade taşıyor, ama kısa süre sonra gülmeye başlıyor. Hiçbir gözle görülür zorluk yaşamadan bizi, Trotskiy’in hayatının son yıllarını geçirdiği evde gezdiriyor. Kurşun deliklerini, örülmüş pencereleri, ağır çelik kapıları görüyoruz -bu da biraz hapishaneyi andırıyor. Şimdi tüm bunlar, çoğunluğu siyasi cinayetlere kurban gitmiş olan ailesine adanmış bir müze haline getirilmiş.
Trotskiy, 1929'da Sovyetler Birliği'nden ayrılmak zorunda kaldı ve Türkiye'deki Büyükada'ya sürgün edildi. Birkaç yıl sonra Türkiye'den ve ardından Fransa ile Norveç'ten de sınır dışı edildi. [*] 1937 yılında Meksika'dan sığınma hakkı aldı.
Trotskiy’in kızı Zinaida Volkova, 1933’te ağır bir depresyonun etkisiyle intihar etti ve geride Vsevolod "Seva" Volkov adında küçük bir erkek çocuk bıraktı. Genç Seva, Nazilerden kurtulmak için Paris'e sığınan ve ardından Stalinist ajanlarca öldürülen amcasının yanında kısa bir süre kaldıktan sonra, sonunda Meksika’da dedesinin yanına taşındı.
Ünlü devrimciyle birlikte geçirdiği, kaktüs toplama gezilerine katıldığı ve suikast girişimlerinden kıl payı kurtulduğu o ayları hâlâ hatırlıyor. Ancak 20 Ağustos 1940'ta Trotskiy’in şansı tükendi. Bir Stalinist ajanın saldırısında hayatını kaybetti.
Ancak yaşam devam etti. Sedov, Meksika vatandaşı oldu ve adının İspanyolca versiyonunu benimsedi: Esteban. Kimyager olmak için eğitim aldı ve doğum kontrol haplarının endüstriyel üretimi için bir yöntem geliştirdi.
Bununla birlikte, büyükbabasının mirasını asla unutmadı. Sedov, 1989'dan beri Lev Trotskiy Evi Müzesi'nin (Museo Casa León Trotsky) müdürü olarak görev yapıyor.
Wladek Flakin: Lev Trotskiy ile ilgili ilk anılarınız neler?
Esteban Volkov: Alfred ve Marguerite Rosmer ile birlikte Paris'ten bu eve ilk geldiğimde on üç buçuk yaşındaydım. Aradaki tezat çok keskindi. Avrupa kışın gri, gri ve yine griydi. Amcam Lev Sedov’un ölümünden sonra duygusal olarak yara almıştım ve keder dolu, karanlık bir iklimden geliyordum. Sedov, Şubat 1938'de öldü. Dul eşi beni himayesinde tutmak istiyordu; bu yüzden dedem avukatlara başvurmak zorunda kaldı. Nihayet Ağustos 1939'da Coyoacán'a geldim.
İlk izlenimim şuydu: Renkler! Her yer rengârenkti. Meksika renklerle dolup taşan bir ülke. O zamanlar burası Meksiko’dan uzakta, küçük bir köydü. Şehre ulaşmak için pancar ve mısır tarlalarının arasından geçmek gerekiyordu. Yağmur yağdığında ise toprak yollar adeta nehirlere dönüşüyordu.
WF: Burada kendinizi daha güvende hissediyor muydunuz?
EV: Kısmen. Ama Stalinist gizli servis burada da faaldi. İlk suikast girişimi 24 Mayıs 1940'ta gerçekleşti. Yatağımın altına saklandım. Suikastçılar üç farklı yönden yatak odama girdi ve tabancalarıyla yatağıma ateş etti. Yedi ya da sekiz kurşun sıktılar, bunlardan biri ayak başparmağıma isabet etti.
WF: Bir çocuğa mı ateş ettiler?
EV: Evet, tabii ki. Birçok Trotskisti öldürdüler ve Trotskiy'in tüm ailesini yok etmeye çalıştılar. Trotskiy'in Rusya'da kalan, siyasete ilgi duymayan oğlu Sergey Sedov da öldürüldü.
Mayıs 1940'ta ABD'den gelen Sheldon Harte adında genç bir koruma görevlisi vardı. Stalinist bir ajandı; saldırganlara kapıyı o açmıştı. Sonrasında onu öldürüp cesedini şehrin dışındaki bir parka gömdüler. Stalinist arşivlerde, yoldaşlarını eleştirdiği söyleniyordu -çocuğu öldürmeyi planladıklarını bilseydim bu işe karışmazdım, demiş.
Bu nedenle hain ilan edildi. Stalinist sistem böyle çalışıyordu: Bir şey ters gittiğinde mutlaka suçlayacak birini bulurdunuz. Bu olayda da Amerikalıyı suçlamak kolaydı: Harte'ın Trotskiy'i uyardığı ve Trotskiy'in de bodrumda saklandığı ileri sürülüyordu.
Bu hikâye defalarca bu şekilde filme çekildi. Ama bu saçmalıktan ibaret. Sanki dedem beni yalnız bırakmış gibi.
WF: Gerçekte neler yaşandı?
EV: Dedem uyuyabilmek için ilaç almış. Ateş açıldığında, bunun önce Meksika'daki bir dini kutlama sırasında patlatılan havai fişekler olduğunu sanmış (gülüyor). Eşi Natalya hemen harekete geçmiş. Onu sürükleyerek ayağa kaldırmış, karanlık bir köşeye götürmüş ve hayatını kurtarmış.
WF: Saldırıdan sonra neler oldu?
EV: Stalinistler, bunun Trotskiy'in kendi düzenlediği bir oyun olduğunu iddia etmeye çalıştılar. Burada çalışmış olan bir polise ve iki aşçıya yalan ifade vermeleri için para verdiler. Üçü de o gece gardiyanların gergin olduklarını ve geç saatlere kadar dedemin ofisinde bir şeyler konuştuklarını söyledi. Başlangıçta polis bu yalana inandı.
Ancak, olaya yirmiden fazla kişi -gangsterler ve Stalinistler- karışmıştı. Bir barda saldırıyla ilgili övünen birini yakaladılar. Komünist Partisi’nin önderlerinden ünlü ressam Alfaro Siqueiros komployu yönetmişti. Siqueiros kısa bir süre hapis yattı, ardından Şili'ye göç etti.
WF: Bundan sonra evde hayat nasıl değişti?
EV: Önceden arkadaşlarla birlikte sık sık kırlara kaktüs toplamaya giderdik. Büyükbabam tam bir kaktüs hayranıydı. Meksika'da kaktüslerin birçok çeşidi vardı ve esas zorluk yeni türler bulmaktı. Çakıllı yollarda saatlerce arabayla yolculuk ederdik.
İlk suikast girişiminden sonra bu geziler tamamen sona erdi. Ben her gün okula gitmeye devam ediyordum, ama dedem adeta evine hapsedilmiş gibiydi.
Bu ev aslında İtalyan bir aile tarafından kiralanmıştı. ABD'deki Trotskist parti para toplayarak evi satın aldı. Bu sayede tahkimatlar yapıp pencereleri örerek çatıda koruganlar inşa edebildiler. Trotskiy, bir sonraki suikastın öncekinin basit bir kopyası olmayacağını biliyordu.
WF: Başka bir yere gitmeniz mümkün değil miydi?
EV: Aynı şey olurdu. Trotskiy'in sekreterleri, yeterince doğru önlem almadıkları için eleştirildi. Ancak Trotskiy, yalnızca kısa bir ek süre kazandığının farkındaydı. Belki ömrü birkaç ay daha uzatılabilirdi. Ama Stalin, Trotskiy'den kurtulmak için her türlü yöntemi göze almıştı. Üç ay sonra, Katalan Ramón Mercader bunu başardı.
WF: 20 Ağustos 1940'ta evde miydiniz?
EV: Cinayetin hemen sonrasında eve geldim. Köşede, polislerin gözaltına aldığı bir adam gördüm. Mercader, yirmi yıl hapis cezasına çarptırıldı.
WF: Dedeniz günlük yaşamda nasıldı?
EV: Sevecen biriydi ve güçlü bir mizah anlayışına sahipti. Olağanüstü bir canlılığa ve tükenmez bir enerjiye sahipti. Eğer Trotskiy'i canlandıracak bir aktör arayacak olsaydık, bu rolü en iyi şekilde oynayabilecek tek kişi Kirk Douglas olurdu (gülüyor). Douglas, dedemin karakteristik azmine sahipti.
Trotskiy birçok dil konuşuyordu. Amerikalı muhafızlarla İngilizce, Çekoslovak sekreteri Jan Bazan ile Almanca, sekreterlerinden Jean van Heijenoort ile ise Fransızca konuşurdu. Benimle de Fransızca konuşurdu.
WF: Aranızda Rusça konuşmuyor muydunuz?
EV: Hayır, artık Rusçayı unutmuştum. Evdeki sekreterlerin çoğu Amerikalıydı. Trotskiy'in sürgün olarak Meksika'da kalabilmesi için hükümetin dayattığı koşullardan biri, iç siyasete karışmamasıydı -bu yüzden Meksikalı yardımcılar tutmamız mümkün değildi.
WF: Ama Trotskiy'in Meksika siyaseti üzerine çok sayıda makalesi var.
EV: Meksika hakkında takma adla birkaç yazı yazdı, ancak ülkenin iç siyasetine hiç karışmadı.
WF: Trotskiy'in ölümünden sonra eve ne oldu?
EV: Burada yaşamaya devam ettik. Natalia 1962'de öldü ve Trotskiy ile birlikte bahçeye gömüldü. 1965'te askerler evi işgal etti; bu, hükümetin Trotskist düşüncelere sahip öğrencilere karşı bir intikam girişimiydi (gülüyor). Ancak birkaç ay sonra bizi çağırdılar; evi ne yapacaklarını bilemiyorlardı, bu yüzden biz de tekrar taşındık.
On beş yıl daha kaldık ve sonra müzeyi açtık. 1990 yılında Müze iltica hakkı enstitüsünü de içerecek şekilde genişletildi. Evin boş squash salonları [**] yenilenerek bir oditoryum, sergi alanı ve kütüphane haline getirildi.
Ben her zaman siyasetten marjında kaldım. Dedem sekreterlere şöyle demişti: Torunumla konuşacağınız zaman ona siyasetten bahsetmeyeceksiniz.
WF: Trotskiy'in günümüzdeki önemi nedir?
EV: Sosyalizmin insanlığın geleceğini belirleyeceğine dair sarsılmaz bir inancı vardı. Bundan en ufak bir şüphesi yoktu. Ancak tarihin saati, çoğu zaman insanın arzu ettiğinden daha yavaş işler. Bir insan ömrü, tarihsel döngülerle karşılaştırıldığında çok kısadır.
Ancak insanlığın hayatta kalabilmesi için farklı bir toplumsal örgütlenme biçimine ihtiyaç duyduğu tartışılmaz. Kapitalizm, her zaman yıkıcılıkta yeni zirvelere ulaşır.
[*] Trotskiy, Fransa ve Norveç'ten sınır dışı edilmiştir. Ancak, Türkiye'den kendi isteğiyle ayrılmıştır; sınır dışı edilmemiştir. (k.ü.)
[**] Volkov’un sözlerinden evde squash sporu için özel olarak tasarlanmış kapalı oyun alanları bulunduğunu anlaşılıyor. Bu da Trotskist hareket satın almadan önce villanın varlıklı bir aileye ait olduğunu gösteriyor.
Kaynak: “Leon Trotsky Was My Grandfather”, Jacobin